Bizler de her canlı gibi çıplak doğduk. Ama doğduğumuz gibi, bedenimizi başkalarından gizlenmiş bulduk. Büyüdükçe, başkalarından gizlediğimiz gibi, bedenimizi kendimizden de gizlemeye başladık. Çıplak kaldığımızda güvensiz hissettik, kelimenin tam anlamıyla “Çıplak” hissettik. Oysa tek bir iç çamaşırı veya mayo, tüm çıplaklığı örtmek ve bizi güvende hissettirmek için yeterliydi. 1 metre bile olmayan bir kumaştan yapılmış mayo bizi “sağlam” hissettiriyordu.
Bir parça kumaş nasıl bizi sağlam hissettirebilir ki? Çıplak kaldığımız anda sağlamlığı bozan şey nedir? Neden bedenimizin açıkta kalması bizi güvensiz ve bozulmuş hissettirir? Zihin alanında bu kumaş parçaları olduklarından daha büyük bir şeye bağlılar; insanlığı yöneten oldukça kuvvetli bir modifikasyona. Bu modifikasyonun kaynağı olan tohum, insanlığı, insanlığın dünyasını yaratıyor. Bu küçük kumaş parçası aslında kişinin bu yaratıcı gücünü güvende ve kısmen kontrol altında tutuyor ki bu güç genelde kontrol altında tutulmakta zorlanılan, çok büyük bir güçtür. Bu yaratıcı güç her şeyi yaratma gücüne sahip, ama sorun şu ki insan zihni bu güçle bilinçli şekilde yaratacak kadar saf değil.
İşte bu yüzden kişi bu kumaş parçalarını giyip olabildiğince güvende ve sağlam kalır. Tıpkı kıyafetler gibi öğretiler de insanı güvende tutar. Çünkü fiziksel bedeninin yanı sıra, insanın enerji bedeni ve zihni de çıplaktır. Ancak bir öğreti bu çıplaklığı örtebilir. Tıpkı kıyafetleri giydiği gibi, kişi öğretileri de kendini saf olmayan eylemlerden korumak için 7/24 pratik etmelidir. Öğreti, olmadan kişinin eylemleri çıplaktır ve yaratıcı gücü tamamen kontrolsüzdür. Eğer eylemler saf ise elbette çıplak olmak sorun değil. Ama eylemler saf değilse, çıplaklık zarar, yıkım, yalan, açgözlülük gibi sonuçlar doğurur. Her şey bahsettiğimiz bu tohumla bağlantılıdır, çünkü bu tohum, kuyruksokumunun çevresinde yer alan kök çakranın temelidir (Muladhara Çakra).
Yaratma gücü ihtiyacımız olan veya sahip olduğumuz her şeyin anahtarıdır. İnsanlar arzularından dolayı yaratır. Aynı zamanda arzular tarafından yönetilen korku, yaratmanın diğer bir temel sebebidir. İnsanın ilk ve en temel arzusu (tohum) Muladhara Çakra üzerinde yer alır; “Yaşamak istiyorum” ki bu yaratma eyleminin kaynağıdır. Ve bu şöyle devam eder “Güvenli yaşamak istiyorum. Soyumun (varlığımın) devam etmesi için üremek istiyorum.” Bu bölge bu yüzden çok önemlidir ve korunma, saklanma ihtiyacı duyar. İnsanlar aslında sadece cinsel organlarını gizlemezler, temelde, Muladhara Çakra’yı saklayarak güvende ve sağlam hissederler.
Kişinin eylemleri öğretiler eşliğinde saflaştığında çıplaklık sorun değildir. Çünkü o zaman zihinde karanlık (tamasik) düşünceler yer almaz. Kişinin saf bir şekilde çıplak kalabilmesi için önce kendi bedenini sıradanlaştırması gerekir. Ne de olsa için yansıdığı yer fiziksel dünyadır, ve saflaşma buradan başlar. Ardından kişi, kendini sıradanlaştırmalıdır. Sıradanlaşan kişi kendini artık kadın veya erkek olarak görmez. Kendini diğerlerinden ayrı görmez. Bu saflaşmanın en zor kısmıdır; herkesle aynı olduğunu, bir olduğunu kabul etmek ve idrak etmek. Bu noktaya kadar öğretiler kişiyi güvende tutacak muhteşem kıyafetlerdir. Bu kıyafetler bize hoşgörüyü, anlayışı, sevmeyi, başkasına zarar vermemeyi, ve sonuç olarak da başkası diye bir şey olmadığını anlamamızı sağlar. Bu sayede kişi tüm saf olmayan düşüncelerden ve davranışlardan kurtulabilir. Ve kişi öz, sonsuz haline dönebilir.