Athos keşişlere ve kendilerini “kendinden” arındırmaya çalışan herkese ev sahipligi yapıyor. 5 yıl önce burada 600 keşiş varken bugün 2200’e ulaştı sayı. Athos Dağı’na özel izinle geliniyor. Erkeklerin pratiği için yapılmış manastırlar olmasından dolayı kadınların gelmesi yasak ve sadece tekne ile ulaşım mümkün. Burası bir ada olmamasına rağmen kara yolu ile ulaşım yok. Boylelikle Kutsal Dag olarak da bilinen bu bölgeye giriş çıkışın kontrollü olması sağlanırken, bölgenin bakirliği de korunmuş oluyor. Kutsal Dağ’da sadece manastırlar var. 20 manastirin 17 si Yunanistan’a, biri Rusya’ya, Sırbistan’a, diğeri de Bulgaristan’a ait. Keşişlerin bir kısmı manastırlarda yaşarken bir kısmı da gözlerden uzak mağaralarda yaşıyorlar.
Kaldığımız Megisti Lavra manastırı MS 960 yillarinda yapilmis. Buraya ayak basar basmaz Athos’un büyüleyici manzarası sizi cennetde hissetiriyor. Dunyanin en onemli 3. kutuphaneside burada. Bu kütüphanede Hristiyanlığa ait, bütün dünyanın bildiklerini değiştirecek nitelikte çok eski yazıtlar mevcut. Keşişler bu yazıtlar üzerinde çalışmaya devam etmekte ve dünya ile paylaşmak için doğru zamanı beklemekteler. Bir kehanete gore burada saklanan binlerce yillik kutsal yazitlar bir gun yok edilecek, bu yuzden kutuphane ciddi bir guvenlik sistemine sahip.
Manastira ulasir ulasmaz once buyuk bir nezaketle kesisler bir cok ikramda bulunuyor gelenlere. Burada ki kesislerin hepsi birbirinden guzel insanlar, Ortodokslar ve diger ogretilerin kesisleri gibi; “ne olursan ol gel cunku gercek bir tane ve hepimiz ona sadece farkli isimler vererek ariyoruz” diyorlar. Tabii her ogretide oldugu gibi yolun daha basinda olup zihni bunu fark edecek guce ulasmamis olanlar da var ama en azından bunu algılayabilmek için pratik halindeler.
Athoslu kesisler vejeteryanlar ve yoğun bir pratige sahipler. Pratiğe gece 2-3 de kalkılarak başlanıyor ve tüm gün pratik halinde geciyor. Bhakti Yoga, yani ilahi sevgi pratiği yapılıyor. Pratiklerinin en önemli elementlerinden bir diğeri ise alçakgönüllülük. Günün 8 saati ibadet halinde pratik yapan keşişler, 8 saati de çalışıyorlar. Kimisi ekmek yapıyor, kimisi odaları temizliyor, kimisi bahçe işleri yapıyor, kimi mum yapıyor vb. Diğer manastırlardan farklı olarak burada gönüllüler değil, keşişlerin kendileri pratiklerinin bir parçası olarak tüm bu işleri yapıyorlar. Manastırı Kutsal Kaynağın evi olarak görüp, gelen herkese onun hoşgörüsünü ve sevgisini yansıtmaya ve O’nun ışığını yayarak ellerinden geleni sunmaya çalışıyorlar. Her hareketlerinde Tanrı’nın varlığını hatırlayarak onu onurlandırmaya, ve onun bir yansıması olmaya çalışıyorlar. İnsan zihnine sahipken sonsuz bir şeyi yansıtmak elbette çok zor. Bu yüzden burada pratiğe ömürlerini adayarak sahip oldukları herşeyi, kendilerini bile kurban ederek sonsuzluk ile bütünleşmeye çalışıyorlar. Aydınlanmaya giden yol kolay degil. Cabasizliga ulasmak ancak çabanin bir urunu olarak geliyor.
Bu manastırlar turistik değil, pratik amaçlı olduğundan dolayı çok yoğun ziyaretçi kabul etmiyor. Alınan özel izinle her hafta belli sayıda kişi manastırlara gidebiliyor. Buna rağmen hatrı sayılır ziyaretçi geliyor.