Handstand pressler, hanumanasanalar, usthrasanadan çene duruşuna yuvarlanmalar… Peki tüm bu asanalarda çabasız duruş nasıl bulunur?
Aslında daha önemli bir soru ile başlamak gerek bu konuya; amacın asanada çabasız duruşu bulmak mı, yoksa herhangi bir duruşu başarmak mı? İnsanın arzularından ve kendini bedeni zannedişinden ötürü bu iş öylesine karışıyor ki bu yolculukta! Asana insanın fiziksel bedeninde başlayan ve prana bedeninin başında sona eren bir süreçtir. Niyamaların pratiğinin oturmasının ardından asana pratiğinde kişi kusursuz duruşa ulaşabilecek yeterliliğe sahip olur. Peki neden niyamaların pratiği öncelikli olarak oturtulmalıdır?
Düzenli ve devamlı pratik niyamalardan gelir. Her basamak gibi asana basamağı da düzenli ve devamlı olarak pratik edilmelidir. Ardındansa, oluruna bırakmak, O’na bırakmak her şeyin olduğu gibi asana pratiğinin de kilit noktasıdır. Kişi bir kere oluruna bırakmayı öğrendiğinde, tüm pratiğin sonuçları çorap söküğü gibi gelmeye başlar. Bu yüzden niyamaların son basamağı teslim olmak ve her şeyi oluruna bırakmaktır.
Asanadayken oluruna bırakabilmek, her zamankinden daha zor değildir. Fiziksel bedenin yarattığı hisleri geride bırakmak, fiziksel beden ile ilgili kaygıları geride bırakmak ve o an geldiğinde fiziksel bedeni geride bırakmak ancak “oluruna bırakma”yı bilmek ile gerçekleşebilir. Asanaları daha sağlıklı ve daha düzgün bir vücuda sahip olmak için gerçekleştirdiğimiz düşüncesi pratiğin derinliklerine indiğinde büyük bir yanılgıdan başka bir şey değildir. Bu dünyada bırakılacak bir bedenin daha sağlıklı veya daha düzgün olmasının altında yatan faydaların hepsi sonludur ve aldatıcıdır. Başlangıçta asana pratikleri bu çizgileri izliyor olsa bile, kusursuz duruşa ulaşabilecek bilince ulaştığında kişi fiziksel bedeni oluruna bırakır. Çünkü bu bilinçte kişi, fiziksel bedenin kendi olmadığını ve kendinin olmadığını algılar. Elbette asana basamağında fiziksel duruşlar ile açılan bir çok kapı, fiziksel beden aracılığı ile yapılan bir çok keşif ve yolculuk kişinin bu bilince yükselmesini sağlamaktadır.
Asanalarda kusursuz duruş ve çabasızlık fiziksel bedeni kurban etmek ile gerçekleşir. Artık fiziksel duruşlar kusursuzdur çünkü O’na teslim edilmiştir, oluruna bırakılmıştır. Kusursuzluk kusurlu olabilecek bir şeyin kalmamasından gelir. Yani tüm o asana pratikleri fiziksel bedeni teslim edebilmek içindir, ellerinin üzerinden dünyaya bakmak için değil. Fiziksel beden teslim edildiğinde, daha büyük bir kapı açılmış olur; prana bedenine tam ulaşım elde edilir ve bu da pranayama aşamasının başlangıçıdır. Pranik bedenin üzerinde ustalık sağlanıp pranayama gerçekleştirildiğinde ise zihinsel bedenin kapıları tamamen açılır. Pranik bedenden kontrol etmesi daha zor olan, ama gerçeğin üzerindeki son 2 örtünün en kalın ve aşılması zor olanıdır zihinsel beden. Bu ayrı bir konu olduğundan bunun üzerinde daha fazla durarak dikkatinizi dağıtmayacağım.
Oluruna bırakmak niyamaları tamamlamamış bir kişi için çok yanlış anlaşılabilmektedir. Oluruna bırakmak demek pratiği bir sonuca odaklanarak gerçekleştirmek değil, pratiğin kendisine odaklanmaktır. Pratiğin sonuçlarının ne getirdiğine takılmadan, pratiğin getirdiklerini ve götürdüklerini oluruna bırakabilmektir. Bu, pratik yapmadan akışına bırakmak demek değil, pratiği pratik için yapıp sonuçları hakkında tarafsız kalmaktır. Ancak egonun bir tarafı ve beklentisi olabilir. Egonun beslenmemesi için oluruna bırakmak önemli bir aşamadır.
Özetlersek;
1- Niyamaların pratiğinde ustalık
2- Düzenli ve devamlı asana pratiği
3- Asanayı uygularken oluruna bırakmak
4- Fiziksel bedeni oluruna bırakmak
5- Fiziksel bedenin teslimiyeti.
Bu 5 pratiğin yerleşmesi tüm asanaların fiziksel bedende ortaya çıkışını getirir. Handstand’i 5000 kere ellerinizin üzerine sıçrayarak da öğrenebilirsiniz, bu 5 maddenin gerçekleşmesi ile de. Ama amacınız Handstand’i öğrenmek mi yoksa asana basamağını tamamlamak mı?