Ego Güçlüdür – Cetin Cetintas

Hanuman’ı Bulmak yolunda bahsettiğim gibi, ego çok güçlüdür ve bazen kişinin pratiği egonun ta kendisidir. Yama ve niyamalar ile sağlam bir temele oturtulmamış bir pratik her zaman bu tehlikeyi içerir. Kişinin içindeki o ”kendi” olma arzusunu daha da ateşlendirebilir. Kişi pratiğinin sonuçlarını gördüğünde bu sonuçlardan mutlu olması ve sonuçları sahiplenmesi durumu oluşur ve bu da kişinin ”daha iyi” olma arzusunu besler. Daha iyi olduğunu düşündükçe kişi, ahlak değerleri oturmadıysa maalesef ki daha iyi olduğu kişi kendi değil, artık başkaları olmaya başlar. Kendini başkaları ile kıyaslayarak artık onlardan daha iyi, daha doğru olma çabası gösterir. Pratiğinin temeli asana üzerine kurulu olan ve sadece asana çalışan kişileri gözlemlediğinizde, hareketleri yaparken etrafındaki kişilerin nasıl yaptığını izlediklerini ve yapılan asanaları kendi seviyelerinde uygulamak yerine, her türlü uyarıya rağmen daha ileride uygulayanların seviyesinde uygulamaya çalıştıklarını göreceksiniz. Bu kişiler ”başarmak” odaklı çalışma eğilimi gösterdiklerinden onlar için önemli olan ihtiyacı olanı yapmak değil, en iyiyi yapmaktır. Etrafındaki diğer kişilerden daha az başarılı olmama arzusundan dolayı pratik kişinin kendisini bulması yerine, yeni bir kişilik yaratmasına sebep olur. Yaratılan bu yeni kişilik bazen ruhani çerçevelere uydurulur ve ruhani bir kişilikmiş gibi algılanır. Kendi çerçevesinin içerisinde olmayan kişileri başkalaştırarak onları aşağı görür. Böylelikle ego kendine yeni bir alan tanımlar ve bu alan içinde rahatlıkla büyüyerek güçlenir. Bu şekilde güçlenen ego önceki haline göre tehlikelidir, çünkü pratiğin içine saklanmıştır. Pratik ile beslenen egoyu kırmak zordur çünkü kişi oluşan yeni kişiliği pratiğin bir sonucu olarak algıladığından bundan memnundur. Ancak etkin bir eğitmen sayesinde bu kişilerin içinde bulunduğu durum onlara yansıtılabilir. Aksi takdirde kişi için bu değişim ulaşılması gereken bilinç aşamalarından biri olarak görünür ve doğal sürecin bir parçası olarak algılanır.

Egonun işleyişi doğaldır, bir düşman gibi görülmemelidir. Bilincin var olmadığı durumlarda ego devreye girer ve kişinin var olmasını sağlar. Ego, kişinin maddesel dünyada etkin bir şekilde var olması için gereken çabayı gösterir. Ego senin ismindir, arkadaşlarındır, evindir, işindir, okuduğun okuldur, senin dinin ve fazlasıdır. Bilinç devreye girdiğinde ego geri çekilir. Yoginin pratikle yakalamaya çalıştığı şey bilinçli kalmaktır. Kişi bilinçli kaldığı sürece ego devreye giremez. Peki bilinçli kalındığı sürece ego devreye hiç giremez mi? Egonun kontrolü ele alma ve “kendini” tanımlama eğilimi vardır ve pratiği çok ileri seviyede olmayan kişiler sık sık egoya yenik düşerler. Bu bir tercihtir; ego sadece varlığını ortaya koyar, bilinç de aynı anda oradadır, hangisini tercih edeceği kişinin kararından başka bir şey değildir.

Egonun varlığı anlayış ile zayıflar. Ancak kişinin kendi doğasına olan cehaleti ortadan kalktığında ego da tamamen ortadan kalkmış olur. Yani Meditasyonda Dhyananda aşamasına ulaşan biri için bile hala kontrol edilecek bir ego söz konusudur.

Niyamaların egonun kontrol edilebilmesinde önemi, içerdiği niteliklerdendir. Devamlı pratik niyamalardan gelir. Devamlı pratik demek; hoşlanıp hoşlanmaksızın, yapılması gerekeni yapmak demektir. Ve yine niyamalardan gelen “santoşa” da zaten her şeyden memnun olma durumunu, her şeyde hoşu, “O”nu görme pratiğini getirir. Devamlı pratik halinde olan yogi, egoyu görür ve bilir haldedir. Farkındadır. Yine niyamalarla gelen teslimiyet ise, yoginin “kendi olma” çabasını “olma”  hali ile değiştirir. Bu değişim, o muazzam dönüşümün en büyük adımıdır. Kişinin kendi olarak tanımladığı her şey, asıl olanı hükümsüz kılar. Her tanım, her ifade, yogiyi sonsuz olan özden indirger. Aslında sonsuz halden, “kendi” haline kişiyi indirgeyen egodur. Teslimiyet ise anlayışı getiren en güçlü, en kuvvetli pratiktir. Yoga Sutralar’ın da dediği gibi; yogi Sonsuz Olan’a teslimiyet ile samadhiye kadar ulaşabilir…

Ego Güçlüdür
Facebooktwitterpinterest

Yazı dolaşımı